BLANTERSWIFT101

Sağlıklı sofraların vazgeçilmezi balık

10 Nisan 2016 Pazar

    İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özkan Özden sağlıklı bir hayat için balığın mutfaklardan eksik edilmemesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Özden balığın yediden yetmiş yediye herkesin rahatlıkla tüketebileceği bir besin olduğunun altını çizdi. 


    Balık hakkında Özden şöyle devam etti ''Yaşlı insanlar hazımsızlık veya başka bir sıkıntı yaşamadan balık tüketebilirken; aynı zamanda katı besinlere geçmiş olan bebeklere dahi bu gıdayı önerebilmekteyiz.'' Özden balığın protein ve içerdiği besin bileşikleri bakımından anne sütünden sonra en sağlıklı ve besleyici bir gıda olduğunu belirtti. Tüketicilerin balık tüketiminde bilinçli olması gerektiğini ekleyen Özden, kirli sularda avlanan deniz ürünlerine karşı dikkatli olunması lazım dedi. 

   
Prof. Dr. Özden haftada en az iki kere balık tüketmenin önemli olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Özden İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı başkanı olarak görev yapıyor.

     Endüstriyel kirlenme tüm ürünler için geçerli

    Özden, endüstriyel kirlenmenin sadece denizlerle ilgili olmadığının altını çizdi. Özden, ''Karada veya denizde, dünyanın kirlenmesinden her türlü gıda maddesi kendi nasibini alıyor. Biliyoruz ki artık kirleticiler büyük şehirlerde değil kırsal alanlarda dahi yerini almakta. Yani siz büyük şehirlerde üretmiş olduğunuz kirletici maddeler doğal döngüler vasıtasıyla bu suyun dönüşümü veya atmosferik şartlar gibi unsurlarla dünyanın her bir yerine yayılmakta'' dedi. Özden, insan eli değmemiş tamamen doğal alanlarda bile tehlike bulunabileceğinin altını çizerken denizlerin de bu kirlenme tehlikesiyle yüz yüze olduğunu belirtti. Özden ''Kontrol müdürlüklerinde ve gıda ile ilgili çalışan arkadaşlarımız bunun kontrolünü yapmakta ve şu an için herhangi bir sorun bildirilmiş değil'' dedi.

    Bütün sularda bir ağır metal kirlenmesi söz konusu

    Özden, ''Tüketici ağır metal kirlenmesi söz konusu dediğiniz zaman sularımız çok zan altında kalabiliyor. Ama böyle birşey yok diyemeyiz. Bütün sularda bir ağır metal kirlenmesi söz konusudur. Bunların önemli olanı tüketici için risk oluşturup oluşturmadığıdır. Şu anki sularımızda ağır metal bulaşması veya gıdalara geçişi bakımından baktığımızda tüketim oranlarıyla da ilişkilendiğinde herhangi bir risk faktörü gözükmemektedir'' dedi. Ayrıca Özden az ya da çok yediğimiz peynirden içtiğimiz çaya ve sigaraya kadar ağır metal bulunabileceğinin altını çizdi. Özden ''Tabi ki bölgede ciddi bir sanayi bölgesi ve sanayi atığı giren bir alan varsa, o bölgede avlanan balıkta bulunan ağır metal oranından korkmanız gerekir'' diye devam etti. Özden ayrıca sadece deniz ürünlerinin değil toprakta üretilen gıdaların da aynı risk faktörlerinden etkilenebileceğinin özellikle altını çizdi.

    Midyeler suları filtreleyerek ekosistemi temizler

    Özden ''Bir tek midye tüketiminde biraz daha dikatli olmak lazım. Midyeler suları filtre ederek beslendikleri için aslında suları temizleyen unsurlardır. Midyeler bazen kirli bölgelerde aşırı üreme yapmakta ve ne yazık ki bazı balıkçılarımız veya midye avcılarımız bunları bu bölgeden avlayabilmektedir. Midyelerin temiz sulardan geldiğine emin olunması lazım. Bu bakımdan menşei yani avlandığı veya hasat edildiği yerleri bilinen midyelerin tüketilmesinde fayda var. Diğer midyelerden uzak durulması özellikle ağır metal riski bakımından büyük önem taşımaktadır'' diye devam etti.

    Balık yağı ve deniz ürünleri Epa ve Dha için tek kaynak

    Özden balık yağının özellikle Epa ve Dha içermesi bakımından önemli olduğunu belirtti. Epa ve Dha asitlerinin, insan yaşamında çocukluktan yaşlılığa beyin ve vücut gelişimi açısından önemini belirten Özden bu asitlerin temel referans kaynağının yalnızca balıklar ve denizdeki diğer canlı türleri olduğunun altını çizdi. Bu asitlerin denizlerdeki ekosistem içinde katlanarak balıklara doğru aktarıldığını belirten Özden yeterince balık tüketilmemesi durumunda balık yağı takviyesi alınmasının faydalı olduğunu belirtti. Özden ''Epa ve DHA balık yağının karakteristik yağ asitleridir. Omega 3 serisi  dediğimiz seri içerisinde Epa ve Dha'da o serinin içinde. Omega 3'ü bitkisel kökenli olarak semiz otundan, dere otundan gibi birçok şeyden alabilirken Epa ve Dha sadece su ürünleri kökenli gıdalardan alabiliyoruz''  diye devam etti. Özden Epa ve Dha için balık yağı, krill yağı veya yosunlardan elde edilen yağların da tüketilebileceğinin altını çizdi.

    Haftada iki kere balık

    Özden haftada en azından iki kere balığın sofralarımızda yer alması gerektiğini belirtirken ''Sağlıklı bir yaşam için balığı haftada en az iki kere sofralarımıza girmesi gerektiğini uluslararası otoriteler önermekte. Bunu biz de öneriyoruz. Haftada iki kere balığı alırken hep aynı balığı değil farklı balıkları haftada iki kere soframıza koyma alışkanlığı kazanmamızda yarar var'' dedi.



Sosyal medyada halkın balık ve beslenme ilişkisi üzerindeki düşünceleri neler?








"Krill Omega 3" ümüzün içeriğinde bulunan "krill"in faydalarını Mehmet Öz'den dinleyin.
Posted by Misyon Bitkisel on Friday, May 10, 2013

SAĞLIK POLİTİKTİR: TEMEL YAĞ ASİTLERİ(Omega 3, Omega 6, DHA ve EPA hakkında)Temel Yağ Asitleri, bedenin kendi başına ...
Posted by Diren Vegan on Tuesday, January 14, 2014

Yeni bilgiler edinmek, güzel uyku, Omega 3 ve hareketli yaşam yetişkin bireylerde yeni beyin hücreleri oluşumunu...
Posted by Pembe Hanım Kanser Hastaları ve Yakınları Derneği on Monday, February 22, 2016

İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesine nasıl gidilir?

Haber: Multimedya
Kamera: Faruk Aydıner

Bu Blogda Ara